Zamanı yarım adanın incisi, İstanbul’un ikonik simgelerinden Topkapı Sarayı Müzesini özetlemek gerekirse zamanı, mimari ve sergilenen koleksiyonlar açısından keşfetmeye destek 6 madde
İstanbul’un ihtişamlı sembollerinden birisi olan Topkapı Sarayı, Osmanlı Sultanlarının ikametgahı olarak kullanılmasının yanısıra devletin yönetim ve eğitim merkezi olarakta hizmet vermiştir. Sultan II. Mehmed tarafınca 1460-1478 tarihleri içinde yaptırılmış olan ve süre içinde bazı ilavelerin yapıldığı sarayda, Osmanlı padişahları ve Saray halkı 19’uncu yüzyıl ortalarına kadar ikamet etmiştir. Topkapı Sarayı, Osmanlı monarşisi 1922’de kaldırıldıktan sonrasında, 3 Nisan 1924’te Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla dünyanın en görkemli müzelerinden birine dönüştürülmüştür.
1.TOPKAPI SARAYI NEREDE?
Topkapı Sarayı, konum itibariyle İstanbul’un en eski zamanı bölgelerinden birinde konumlanmaktadır. Marmara Denizi, İstanbul Boğazı ve Haliç içinde kalan zamanı yarımada üstünde bulunan saray, İstanbul’un ikonik yapılarından biridir.
2.TOPKAPI SARAYI’NI KİM YAPTIRDI?
1453 senesinde İstanbul’un fetih edilmesi sonrasında Fatih Sultan Mehmet’in isteği üstüne 1460 yıllarında Topkapı Sarayı’nın yapımına başlananmıştır. Topkapı Sarayı’nın inşası 1478 senesinde tamamlanmıştır. Dolmabahçe Sarayı şeklinde tek seferde tüm ek yapılarıyla birlikte inşa edilmeyen Topkapı Sarayı, 19. yüzyıla kadar eklenen yapılarla genişlemiştir. Sarayburnu’nda bulunan Doğu Roma akropolü üstündeki 700.000 metrekarelik bir alan üstüne kurulmuş olan Topkapı Sarayı, Fatih Sultan Mehmet’ten itibaren 31. padişah Sultan Abdülmecid’e kadar ortalama 400 yıl süreyle imparatorluğun yönetim, eğitim ve sanat merkezi; padişahların da evi olmuştur. 19. yüzyılın ortalarından itibaren yavaş yavaş hanedanın Dolmabahçe Sarayı’na taşınması ile terk edilen Topkapı Sarayı, zamanı önemini ve kıymetini korumuştur.
3.TOPKAPI SARAYI’NA NASIL GİDİLİR?
Topkapı Sarayı’na gitmek için birçok değişik yol bulunuyor. Bölme’den füniküler ile Kabataş’a ve oradan tramvay ile Sultanahmet’e; havalimanından gelenler metro ile Aksaray’a ve oradan tramvay ile Sultanahmet’e; Kadıköy yada Üsküdar’dan vapur ile Eminönü’ne ve oradan yürüyerek yada tramvay ile Sultanahmet’e gelmiş olarak ulaşılabilir. Sultanahmet Meydanı’na varınca Ayasofya’nın sol yanından yukarı doğru devam eden yol Topkapı Sarayı Müzesi’nin girişi olan Bab-ı Hümayun’a ulaşır. Kent içi ulaşım araçları ile ulaşım sağlanabilmektedir.
4.TOPKAPI SARAYI’NIN MİMARİ ÖZELLİKLERİ
Yüzyıllar içinde gelişen ve büyüyen Topkapı Sarayı’nın planını Osmanlı devlet felsefesi ile saray-tebaa ilişkileri şekillendirmiştir. Topkapı’nın ilk inşa edilmiş olduğu dönemde, Fatih Sultan Mehmed’in babası Sultan II. Murad’ın Tunca Nehri kenarında yaptırmış olduğu ve günümüze bir tek kalıntıları ulaşan Edirne Sarayı’nın planından olmasıyla birlikte ihtişamından da esinlenildiği bilinmektedir. Topkapı Sarayı, mütevazı bir saraydır; imparatorluğun büyük harcamaları daha oldukca görkemli camiler, kışlalar, köprüler, kervansaraylar ve konaklama tesisleri için yapılmıştır. 16. yüzyılın meşhur mimarı Mimar Sinan bile bu sarayda bir tek bir bölüm inşa etmiştir. Fakat sarayın kendine özgü binaları, nefis çinileri ve tabiatla iç içe geçmiş yapısı kadar, Sarayburnu’ndaki konumu da ona naturel bir güzellik ve görkem verir.
5.TOPKAPI SARAYI BÖLÜMLERİ
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonrasında, 3 Nisan 1924 senesinde müze haline getirilen Topkapı Sarayı, Cumhuriyet tarihinin ilk müzelerinden olma hususi durumunu taşır. Bugün ortalama 300.000 metrekarelik bir alan kaplayan Topkapı Sarayı yapıları, mimarisi, koleksiyonları ve ortalama 300.000 arşiv belgesi ile dünyanın en büyük saray-müzelerinden biridir.
Saltanat kapısından girildiğinde, saray yapıları geçişli dört avlu ve çevresindeki mimari yapılardan oluşmaktadır. Etrafı bahçeler ve meydanlarla çevrili olan saray yapıları içinde Alay Meydanı olarak da anılan ilk avluda Aya İrini Kilisesi, Darphane, Fırın, Hastane, Odun Ambarı, Hasırcılar Ocağı yapıları bulunuyordu.
Sarayın ikinci avlusu, devlet yönetiminin gerçekleştiği mekânların yer almış olduğu Divan Meydanı bir öteki adıyla Hakkaniyet Meydanı’dır. Tarih süresince pek oldukca törene sahne olan bu avluda divan toplantılarının yapıldığı Divan-ı Hümayun (Kubbealtı) ve yanında Divan-ı Hümayun Hazinesi yer alır. Bu avluda ek olarak Divan yapısının arkasında Hakkaniyet Kulesi, Kubbealtı’nın yanında Harem Dairesi girişi, Zülüflü Baltacılar Koğuşu, Özgü Ahırlar yer alır.
Sarayın üçüncü avlusuna hem de Enderun Avlusu da denilmektedir. Bu bölümde padişaha ilişik Arz Odası, Enderun Hazinesi, Özgü Oda şeklinde yapıların yanı sıra Sultan III. Murat döneminde kurulan Saray Okulu’na ilişik yapılar da bulunmaktadır.
Son avlu olan dördüncü avluda da padişaha ilişik köşkler ve asma bahçeleri yer verilmiştir. Bu bölümde Osmanlı klasik köşk mimarisinin en seçkin ve güzel duyu açıdan en gelişkin örnekleri olan Bağdat ve Revan Köşkleri ile İftariye Kameriyesi bulunmaktadır. Dördüncü avlunun alt kısmında ise saraya ilişik son yapılar olan Mecidiye Köşkü ve Esvab Odası görülür.
6.TOPKAPI SARAYI’NDAKİ HAZİNELER
Topkapı Sarayı’nın varlıklı koleksiyonları ve ilgi çekici hikâyelerle dolu zamanı bu sarayı dünyanın en görülmeye kıymet saraylarından biri kılar. Sergilenen hazinelerin en dikkat çeken ve ilgi görenlerinin başlangıcında Kaşıkçı Elması, Sultan I. Mahmud’un Ender Şah’a armağan edilmek suretiyle yaptırdığı Topkapı Hançeri ve Sultan II. Mahmud Tahtı gelir. İmparatorluk hazinesi, Avrupa porselenleri ve camları, bakır ve tombak mutfak eşyası, Çin ve Japon porselenleri, gümüşler, Hırka-i Mutluluk Dairesi ve Mukaddes Emanetler, İstanbul cam ve porselenleri, padişah elbiseleri, padişah portreleri ve fotoğraf koleksiyonu, silahlar müzede sergilenen kıymetli koleksiyonlar arasındadır.
86 karatlık zamanı elmasların en büyük ve en meşhuru olarak gösterilen Kaşıkçı Elması, Topkapı Sarayı’nın tabanca koleksiyonunun sergilendiği Dış Gömü Kısmı’nde sergileniyor. Çevresi 49 tane çift sıra halinde iri pırlantayla süslenmiş, 86 karatlık Kaşıkçı Elması’nın önünde ara sıra uzun ziyaretçi kuyruğu oluşabiliyor.
Dünyanın sayılı mücevherleri içinde gösterilen armut biçimindeki Kaşıkçı Elması’nın, elmas uzmanları tarafınca 19. yüzyıl başlangıcında kaybolan zamanı “Pigot Elması” olabileceği kanıtlanmaya çalışılsa da, bu elmasın 1680’lerin başlangıcında Saray Hazinesi’ne satın alma kanalıyla girmiş olduğu biliniyor.
Sultan I. Mahmud’un Ender Şah’a armağan edilmek suretiyle yaptırdığı sadece Şah’ın ölümü üstüne Topkapı Sarayı hazinesinde muhafaza altına alınan zümrüt ve elmas taşlarla süslü Topkapı Hançeri, dünyanın sayılı hazineleri içinde gösteriliyor.
Dünyanın en kıymetli hançeri olarak gösterilen hançerin kabzası üstünde 3-4 milimetrelik üç zümrüt taş ve gene kabzanın en üst kısmındaki kapak üstünde tek parça bir zümrüt taş yer ediniyor.
Sultan II. Mahmud Tahtı ise 2 Ekim’de Bağdat Köşkü’nde sergilenmeye başlandı. Uzun bir aranın peşinden tekrardan sergiye çıkan Sultan II. Mahmud’un saltanat koltuğu, 19. yüzyıl etiketli, Avrupai tarzda tasarlanmış, Osmanlı devlet armalı ve II. Mahmud tuğralı.